13 Mayıs 2014 Salı

Yavruların en güzeli,iyi ki doğdun Melis Aydoğan...
İyi ki Allah'ım seni bana emanet etti.İyi ki anneliği senin gibi bir güzel yürekten öğrendim.
Anneliğin sadece doğurmayla-çoğalmayla olmayacağını sayende öğrendim yavrum."Her anne yavrusunu sever,sadece onun yararını düşünür " gibi sığ bir düşüncedeyken,4 yaşına vardığında bana "gerçek anlamda anneliğin nasıl olması gerektiğini " yaşatarak öğrettin.
**Daha 4 yaşındayken " ben bir genç kızım ,odama kapıyı tıklamadan giremezsin, burası Melis cumhuriyeti " ,ya da odanı yerleştirirken " şekline ben karar veririm,sen taşımama yardım et "diyerek....anneliğin bir bebeğe şekil vermek olmadığını "o çocuğun şekil almasına yardım etmek olduğunu" öğrettin.
**Aynı yaşlarda babanı ziyarete gittiğinde"babama ne söyleyeceğimi sen söyleme, bu yanlış " diyerek; ya da babanla tartıştığımızda ortam düzelsin diyerek söylemeni rica ettiğim herşeye "beni karıştırmayın,bu yanlış,kendiniz çözmelisiniz" diyerek hiçbir annenin kendi egoları için çocuğunu kullanmaması gerektiğini öğrettin.
**Kendimi çok çok haklı hissettiğim bir anda ,bir başka çocuğa olumsuz bir şey söylemek istediğimde " senin kızına yapılsa hoşuna gider miydi " diyerek; anneliğin sadece kendi çocuğunu kollamak olmadığını öğrettin.
**İlkokul 4.sınıfta Bilfen'e ilk geldiğinde; okul müdüresinin "melis bizim öğrencilerimiz bir yıldır ikinci dil olarak Almanca alıyor ve tekrar yok.Sen almamalısın, yetişemezsin, notların düşer " dediklerinde ...."siz Melisi tanımıyorsunuz,alacağım ve başaracağım " diyerek yıl sonunda bölüm birincisi olduğunda; "kararlılıkla başarılamayacak hiçbirşey olmadığına bir kez daha inandım.
**İstanbul'dan Eskişehir'e döndüğümüzde Bilfen Çamlıca ortaokulundan müdüre hanımın defalarca Eskişehir'i arayıp, " çocuğumuzu geri getirin,Melisi şimdi götüremezsiniz " dediğinde...Senin benim değil,Allahın bana emaneti olan bir çocuk olduğuna ve aslında tek düşünen ve seveninin ben olmadığıma inandım.
**Lise giriş sınavları öncesinde Çağfen Koleji veli görüşmesinde Yıldız Hoca tüm annelere "çocuğunuz şöyle yapmalı ,siz böyle yapmalısınız " şeklinde telkinlerde bulunulurken, bana " Siz sadece dua edin Canan hanım...Melis istiyorsa kazanır, istemiyorsa kimsenin yapacağı bir şey yok " denildiğinde; özel bir çocuğa sahip olmanın ve "istemek " kelimesinin anlamını öğrendim.
**Fen Lisesini bırakıp,Anadolu Lisesine geçme kararı aldığında,ben ayılıp-bayılıp " millet fen lisesi için neler yapıyor,yapamazsın bunu,pişman olursun " dediğimde ;
"Sürüden olmamayı senden öğrendim,pişman olmam-denedim-benim tercihimdi derim" diyerek;insanların kendi kararlarını vermesinin ve sonuçlardan başkasını suçlamaması gerektiğine olan inancımı artırdın.
**Babanla yollarımızı ayırdıktan bir süre sonra " Melisim istersen babanla yaşayabilirsin,belki benimle biraz fazla dalgalı denizlerde dolaşıyorsun,belki daha rahat edersin yavrum " dediğimde ; o küçücük halinle bana " biz seninle kader birlikteliği yaptık,yarı yolda bırakmam.Sen herşeyi yaparsın annem " diyerek; birine güvenmenin ne kadar önemli olduğunu ve bunun sorumluluğunu öğrettin.
**Bir hafta kadar ödemeler gelmediğinden makarna-pilava talim ettiğimizde ; her seferinde sofraya " kadehler,mumlar " koyduğunda ; hayattan keyif alabilmenin parayla falan alakası olmadığını öğrendim.
**Bir şekilde benden dolayı,kendini bilmez birinin sana iki satır yazıp egosunu tatmin ettiğinde,ben direk karşı saldırıya geçip o insanın hayatını komple sıfırlayacakken , " o zaman ,o zavallılardan farkın kalmaz annem " diyerek ; FARKLI olmanın bedel ödemek olduğuna inandım.
**Bu kadar zor bir okulda okurken bile,çok sevdiğin müziğe ve arkadaşlarına inanılmaz zaman yarattığını görerek " sevmenin,zaman ayırabilmek olmadığını-zaman yaratmak olduğunu " öğrendim.
Bu dersler uzar gider yavrum.Kısacası bildiğimi sandığım her konuda ezberimi bozdun,şaşırttın ve gerçek bir insan olmama çok çok katkıda bulundun.
Senin annen olabilmek; emek ister,yürek ister ve sürekli öğrenmek ister. Elbette bu heyecan,zevk ve gurur için ,ben ömür boyu bunlara hazırım annem.
Seninle gurur duyuyorum;yüreğinle,bilincinle,becerinle,başarılarınla ve en önemlisi insanlığınla gurur duyuyorum.Rabbim seni korusun ve kollasın...Sen Allahın bir lütfusun ve bana emanetisin.Dilerim rabbim bu emanetini hep bende bıraksın ve ben o emanete layıkıyla bakabileyim.İyi ki varsın bebem,seni seviyorum...
 — Melis Aydoğan ile birlikte.

29 Nisan 2014 Salı

ANNE OLABİLMEK.....

Hey yüce Allahım ...Kötü söz söylememek için zorlanıyorum.Bu kadın kısmı ne zaman akıllanacak? Ne zaman sadece kendini alacak bi herif bulmayla-yatakta malak gibi yatmayla kadın olunmayacağını,doğurmayla anne olunamayacağını anlayacak...
Bahar aylarının gelmesiyle çocuk kayıpları artmaya başladı.Yahu Allahtan korkun....6 yaşında 9 yaşında çocukları nasıl gözünüzün önünden ayırabiliyorsunuz?
Kendi poponuz erimesin,aman siz yorulmayın...çocukları gönderin bakkala...Aman siz kendiniz gibi boş beyinlerle dedikodu yapın ,çocuk da arada konuşup keyfinizi kaçırmasın diye gönderin tek başına parka-sokağa...
Sonra da bildiğiniz en mükemmel ajitasyon olan ağıt yakarak bağırma-çağırma-ağlama-bayılma....
Bir evlat hasretiyle senelerce yanan kadınlar-erkekler var.
Allah size anne olma fırsatı vermiş....Sanıyorum atladığınız şu:Allah size sadece annelik fırsatı veriyor.O evlatlar size Allahın emaneti,sahibi siz değilsiniz.Biraz Allah korkunuz varsa,o emanete en iyi şekilde bakıp-kollamak zorundasınız. Ortalığa salarak,kendi başına büyüyen bir çocuğa annelik yapmış olmuyorsunuz.
Siz üstünüze düşeni tam yapın...koruyun -kollayın...
Gerçek bir anne iseniz o evladı babadan bile sakınmanız lazım.Zira biz hukukçular biliriz ki;kimsenin alnında "sapık-pedofilik" yazmaz,asla bilemezsiniz.İstatistiklere baktığınızda çocuk tecavüzcülerinin çoğu "baba " olmuş kişilerdir.
Çocuğu korumak ve kollamak sadece ve sadece annelerin görevidir.Ortak bir görev olsa,erkeklere de doğurma yeteneği verilirdi.
Allah aşkına ....ne olur ya tavşan gibi doğurmayın....ya da layıkıyla ANNE OLMAYI ÖĞRENİN...Sonrasını tevekküle bırakın.

1 Nisan 2014 Salı

SEÇİM

Sonuçlar beni çok üzse de,gerçek gerçek hayattan soğuttuysa da;bir gerçek var ki zafer Başbakanındır.
*****Sandık yolsuzlukları aklama yeri değildir,eee o kadar şey olmamış mı kabul edilecek,hukuk ayaklar altında vs vs vs....Bunlar farklı kulvarlarda tartışılması değerlendirilmesi gereken konular.
*****Asıl konu ise toplumu okuyamayana ,psikolojiden sosyolojiden bihaber muhalefet partileri.
Beraber hatırlayalım mı?
Tapeler ortaya çıkana kadar ,muhalefet partilerinin seçime yönelik tek bir aktivasyonunu gördünüz mü?
Akşam seçim sonuçlarını izlerken,duymuşsunuzdur:iktidar partisi "3 aydır,sandıklarda görev alacak teşkilatlarını eğitime tabi tutmuş"...
Muhalefettekiler ise seçime 3-5 gün kala sosyal medyada sandık müşahitleri vs arıyordu daha 
Bu bile başarıyı açıklamaya yeter ...Çalışmak,çalışmak,çalışmak...
Bana göre seçim sonuçlarından sonra,herkes şapkasını önüne koyup bir düşünsün derim.
**Muhalif oylarınızı verirken bile; içinize sinerek mi verdiniz-yoksa sırf bu zulümden kurtulalım diye "şerler içinde ehvel-i şer " diyerek mi verdiniz?
**Oyunuzu verdiğiniz parti liderini,Türkiye'yi yönetme bilgi ve becerisinde buluyor musunuz?
**Oyunuzu verdiğiniz parti liderinde ,lider vasfı-vizyonu görüyor musunuz?Sizin hayalinizdeki Türkiye'nin başbakanlık koltuğuna yakıştırabileceğiniz biri miydi?
**Muhalif oylarınızı alan partinin,seçim öncesi hazırlıklarını-çalışmalarını yeterli buluyor musunuz?
**Muhalif oylarınızı verdiğiniz partinin seçim vaadi olarak sunduğu herhangi bir ciddi ve inanılır projesi var mıydı ve bundan ne kadar haberdarsınız?
**Muhalif oylarınızı alan parti,tapeler ortaya çıkmamış olsaydı tek bir "mantıklı-kabul edilebilir-dayanağı olan seçim sloganı ve politikası üretmiş miydi? Bununla ilgili de toplumu inandırabilmiş ve bilgilendirebilmiş miydi?
**Muhalif oylarınızı alan parti,toplumun büyük çoğunluğunun tanıdığı,bildiği,güvendiği adaylar sunabildi mi?
Seslerinizi duyar gibiyim.Kendi adıma "HAYIR" diyebiliyorum ve saklama ihtiyacı da duymuyorum.
Lütfen bana sandıktaki yolsuzluk ve çalmalarla gelmeyin.Türkiye'nin bütününe bakın.Kaç sandık çalmalı ki bu sonuç çıksın?Türkiye genelinde kaç yerde "kıl payı" kaçırıldı ki?Kaldı ki Bakırköy ilçe,Kadıköy ilçe,İzmir il gibi yerlerdeki sonuçlara bakın.Demekki açık ara önde olabilirseniz, elektrik kesildi,sular akmıyordu falan sonuçları değiştiremiyor...
Ben Canan AKTAŞ olarak,iktidara oy veren insanlara artık kızmıyorum.Hatta iktidar partisini;bu kadar büyük kitleleri hem de oylarını da arttırarak(tüm yolsuzluk iddiaları,kasalar,tapelere rağmen)
inandırdığı,güvenlerini kazanabildiği ve çok çalıştığı için tebrik ediyorum.
Siz hala il ve ilçe örgütlerinizde;vatana hizmet aşkıyla size katılan -çalışmak için hevesli olan okumuş-yazmış-toplumu okuyabilen beyinleri ürkütün-uzaklaştırın ey muhalefet partileri...
Yaptıklarınız doğru olsa,yolunuz -tercihleriniz doğru olsa,sonuçlar tüm olumsuzluklara rağmen bu olamazdı.Siz hala çalışmak isteyen ve bu ülkeye faydası olacak insanlara " biz senelerdir siyasetin içindeyiz.Siz yenisiniz,o iş öyle olmaz " diyerek ,olmayan aklınızı verin...
Hırsızın büyüğü küçüğü olmaz diye defalarca söyledim yazdım.Siz hala o küçücük paraları,bağışları şahsi menfaatleriniz için talep edin-kullanmak isteyin ve kullanın...
Tüm dostlarıma da diyorum ki; elektrik kesildi,sandık çalındı...vs vs le bu başarısızlık açıklanmaz,yetmez.İktidara oy verenlerin tamamını cahil-tamamını ihale menfaatçisi,tamamını vatan haini olarak görmeye de hakkınız yok...
İktidarın çalışması-başarısı karşısında, tembelliğin başarısızlığı var,kabul edin.Toplumu iyi okumak gerekmiyor mu? Birazcık sosyoloji bilgisi olsa yetecek.İnsanlara bu güven nasıl verildi?
****Velhasılı ben derim ki muhalefet partileri örümcekleşmiş hantallaşmış yapılarından kurtulmalı.Sadece tapelere sığınarak bu iş olmadı,olmaz da...Ondan önce çalışmalısınız, hizmet eklemelisiniz,proje eklemelisiniz,toplumun tanıdığı sevdiği güvendiği adaylarla yola çıkmalısınız... Bizde para yok diye bir savunmayı da kabul etmiyorum. Para elbette önemli....Ama o paranın il ve ilçe örgütlerine gelmesi için de ; insanlara bağış yapmalarını yardım etmelerini gerektirecek güveni verebilmelisiniz önce.Bazılarını ilahlaştırıp,isminin başına sıfatlar eklemenizin "padişahım çok yaşa " zihniyetinden hiçbir farkı yoktur.
*********SON OLARAK TEKRAR EDİYORUM...KAZANAN PARTİYE OY VERENLERİ AŞAĞILAMANIZ DA BANA GÖRE YANLIŞ...O İnsanlara inancı-güveni veremediğinizi kabul edin artık.
Maalesef ki vatanımda,bizler ve onlar diye yaşamaya devam etmek de varmış kaderde...

19 Mart 2014 Çarşamba

ÖNCE VATAN !!!

*Arkadaşlar bilinçli seçmenler bilir ki;İstanbul'u alan genelde devamında genel seçimleri de alır şeklinde bir gerçek var.Açıkçası bu yerel seçimlerde büyükşehirleri kazanmak gerekiyor.
*Kendi adıma saklama ihtiyacı duymuyorum.Gururla söylüyorum ki;ben bir Türk milliyetçisiyim. Ancak ülkemizin içinde bulunduğu mevcut ahval ve şeraiti gözardı edemem,ülküdaşlarım kusura bakmasın.Büyükşehirde bu isme oy vereceğimi rüyamda görsem,hayra yormazdım.Ancak ÖNCE VATAN !!! Sonra particilik....
Durumun vehameti karşısında şahsım adına aldığım karar :
*Büyükşehir için mevcut durumdan kurtulmak adına,tek bir oyu bile riske atmamak kararındayım.Önce bu karanlıktan kurtulalım.Zaten yılların kadrolaşması bir anda yok olmayacaktır ve onaylamadığım ama mecburen oy vereceğim şahsın,ensesinden nefeslerini eksik etmeyeceklerdir. Devamında ondan kurtulmak zaten kolay  Bu nedenle Fazıl SAY'a katılıyorum.Ey İşçi Partisi hangi kafayla ve hangi vatanseverlikle medyadaki anketlere göre CHP-AKP arasındaki oy farkının % 1-2 olmasına rağmen;Levent Kırca'yı büyükşehir belediye başkanlığına aday gösteriyorsunuz?
*İlçede ise elbette fikrime zikrime uyan partime oy vereceğim.

YUHHH ARTIK !!!

Yuhhhhh artık...Şaka mı bu reklam????
"her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık "
"Boş boş andımızı okuyorlardı"
diyen siz değil miydiniz?
Gezi olaylarına kadar hangi mitinginizde bayrak vardı ki? Sonrasında ise aynı gün aynı fabrikadan alınmış ve ilk olarak Kazlıçeşmede dağıtılmış ve miting sonrası yere atılmış sembolik bayraklar...
"Sen Türküm doğruyum çalışkanım dersen......"
Allahım sen aklımı koru....Yakında bizler milliyetçilik düşmanı ve bayrak düşmanı, kendileri ise Atatürkçü ve laik ilan edilirse şaşırmam.

Bi GİDİN ABİCİM

En ağırıma giden de 1989 dan buyana avukatlık yapıyorum ve güya bu meslekten iyi kazananlardan biriyim.Anasını satayım şu tapelerdeki rakamlar şaka gibi....değil birarada görmek,müddeabih(dava miktarı) olarak bile telaffuz etmemişizdir.
Ülkeme ,vatandaşlarıma bakıyorum. Çevremdekilere,müvekkillerime...Çoğunluk aybaşını zor getiriyor.Kira dediğini öderken " 30 gün nasıl da geçiyor" diyor herkes...
Çoğu avukat ya vergi dairesine ya da SGK ya borçlu,baro aidat borçları zaten devam...Milyon dolardan geçtik,bankada kullanmak zorunda kalmadığınız nakit birikim anlamında ne kadar birikiminiz var? Tamam kızmayın ,soruyu düzeltiyorum:bankada birikiminiz var mı?
Tapelere bakıyorsun,milyon dolarlar,eurolar vs vs...Anacım 100 tapeden bir tanesi bile doğru olsa; siz ne iş yapıyorsunuz?Ne kazanıyorsunuz da,milyon dolar rüşvet dağıtabiliyorsunuz?
"Devletin kriptolu telefonunu usulsüz dinlemişler " demekle ,kapanıyor mu bu iş? Hukukçu olarak,usulsüz elde edilen delilin ceza mahkemelerinde kullanılamayacağını biliyorum.Ama tüm vatandaşların ceza yargılamasında da;bu usulsüz elde edilen delillere dayanılarak ceza tayin edildiğine defalarca şahit oldum.
Ceza yargılamasını biryana bırakın...Kabul,usulsüz dinlenmiş olun... Abicim,siz bunları konuşmuşsanız...usullü yada usulsüz dinlenme neyi değiştiriyor?
Sizinki şuna benziyor.Kadın kocası uyurken,cep telefonunu karıştırır.Telefonda eşinin başka kadınla olan mesajlaşmasını,fotoğraflarını görür,bağırmaya başlar....Ama adam yüzsüz:" Ulan kadın ol kadın...Sen benim telefonumu iznim olmadan nasıl karıştırırsın " diye kadını döver.:))
Öte yandan :Birkaç yabancı dil bildiği,kalitesi ispatlanmış ve dünyaca kabul görmüş üniversitelerden mezun ve mesleki deneyimi olanlar işsiz yada 2-3 bin lira maaşla çalışırken; üniversite sınavından 120-140 puanı zar zor alıp, yurt dışında para gücüne okuyan ve çalışma hayatındaki deneyimi sıfır olanlar,babaları sayesinde ülkenin başbakanlık makamına danışman atanıyor ve 52.000-TL maaş alıyor...
İnsan merak ediyor "Bacım deneyimin ne,birikimin ne? Ne biliyorsun da,sana ne danışılıyor ? Ben kan ter içinde çalışıp borç-dert-haciz vergimi öderken;o vergimden senin gibi vasıfsız birine kim 52.000-TL " maaş vermeye karar veriyor ?"
Offfffffffff sıktınız vallahi...Abi bi gidin ya...ne aldıysanız o da sizde kalsın da bi gidin artık.Yazacak olsam,cilt cilt kitap olacak ,ama ruhumu kararttı bu pişkinlikler

28 Şubat 2014 Cuma

MATEMATİĞİ OLMAYANLARIN ÇARIKLI HESAPLARI:

Eskiden sorunlu da olsa,aksayan yönleri de olsa,kör-topal da olsa bir "hukuk düzeni" vardı.Şimdi ise hukuk falan yalan oldu.Meslekten soğuttunuz vallahi...
Eeee tek sorumlusu AKP mi?Tek sorumlusu RTE mi?
Muhalefet partilerinin basiretsizliğinin hiç mi etkisi yok.Neymiş efendim,söyledikleri yayınlanmıyormuş....Neymiş önergeleri reddolunuyormuş....Lablablablab...
Kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz Allah aşkına ya !Açtıracaksınız yine benim ağzımı...Kısaca basiretsizsiniz diyorum.O kadar !
Sırf şerler içinde ehveli şer diyerek oy veren vatandaş psikolojisiyle alakalı bilginiz var mı sizlerin?
İlçelere il yönetimlerine bakıyorum hepinizin....
Belediye meclis üyeliği için aday belirlemelerinize bakıyorum.Herkes bir hesap kitap derdinde.
Doğru doğru dosdoğru,bir de üstüne becerikli,eli kalem tutan ,konuştuğu anlaşılan,hesap soran insanları istemiyorsunuz içinizde.Çünkü işinize gelmiyor.
Birçok aday için,genel merkezlere hatırı sayılır ahbap-çavuş ilişkileri olan abilerce telefonlar açılıyor:"Başkanım bizim falanca ablayı-abiyi ilk 2 sıraya alalım"....Neden açılıyor,falanca abla yada abiyle yada onların eşleriyle iş ilişkileriniz yani menfaatiniz var...
Ruhsatlar çıkacak belediyelerden,ihaleler verilecek,planlar değişecek,göz koyduğunuz yerler değer kazanacak ve sizler para kazanırken ,memleket ve halk kaybedecek....
Herkes yönetebileceği kuklaları, kendince ufak tefek gördüğü şeylere susan insanları istiyor ve destekliyor.Halk için ,halkla beraber olamadınız ve olamayacaksınız.
Bu ülkenin havası mı,suyu mu bizleri böyle yaptı.Tarihten buyana hep bir çarıklı kurnazlığı,hep bir adam kayırma,hep bir fırıldaklık....Yeter Allah aşkına yeter.Aynalara bakın ve utanın.Sizler de kendinizi evlatlarım için mecburum diye mi kandırıyorsunuz.?Çekin ellerinizi çocukların üzerinden.
Bu tahliye kararlarını verenler,verdirenler....Korktunuz mu sizi memleketin kuş uçmaz kervan geçmez yerlerine sürerler diye... Memleketin her köşesi vatandır...
"Suç vasfının değişme ihtimaline,mevcut delil durumuna,sanıkların kaçma şüphesinin olmayışına,sabıkasız ve sabit ikametgah sahibi olmalarına göre TAHLİYELERİNE "...
Bu tanıma uyan Silivri'de senelerdir bisebep yatanlar var...Onlara neden aynı durum ve sebeple tahliye denilemiyor?
Bu durumda sadece kocakarı şikayetleriyle mi muhalefet ediyorsunuz.Bizi yayınlamıyorlar,bizi dinlemiyorlar,basın onlarda blablablabla....Kardeşim toplantılar yapın,mitingler düzenleyin,ev ev gezin...Anlatın,anlatın,anlatın...Öyle seçime 3 ay kala kavga döğüş, ahbap çavuş aday belirlemekle,son 9 dakikada liste verip başvurmakla olmuyor bu işler.Çalışacaksınız,yayılıp yatmayacaksınız.Muhalefet yan gelip yatma yeri değildir.Yılın 365 günü çalışacaksınız.Zira sizdeki asıl problem atalet ve sadece şikayet.... !!!/Canan AKTAŞ

27 Şubat 2014 Perşembe

VATANINI MİLLETİNİ SEVEN HERKESE

*Basından okuduğumuz kadarı ile Amerika bu kez seçsis sistemini kullandırmayacakmış.Bu doğruysa,seçimlerde ,oy kaygısı gırtlakta 
Şimdi mevcut olaylardan ve düzenlemelerden memnun olmayanlar,herhangi bir partiye üye olmasanız da sizler bireysiniz -vatandaşsınız.Çevrenizdeki herkesi bilgilendirin,anlatın insanca...
**Bu seçimlerin provokasyonlarla, olmaması-ertelenmesi için her tür yola başvurulabilirler.Zaman sokaklara dökülme-bağırıp çağırma zamanı değil,çözüm de değil...
**Aklıbaşında ve sağduyulu olun...Sadece doğruları anlatın -gösterin-herkesin bilgilenmesine katkıda bulunun.Takım tutar gibi parti tutmayın.Hiçbiri babanızın oğlu değil,olsa da sonuç değişmez.
**Doğrudan-haktan yana olun.Öfke ile kalkan,zararla oturur sözünü unutmayın.Gürültü ve patırtının egemen olduğu siyasal olayların çirkinleştiği bu kalabalıklarda,sükunetle dolaşın.Sokaklara dökülüp,ekmeklerine yağ-bal sürmeyin...
**"Kalem ,kılıçtan keskindir"...Okuyun-yazın-anlatın ...Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının olanları öğrenmeye bilgilenmeye hakkı var.İki-üç kişi birarada gördüğünüz heryerde ; anlatın...
**İmkanı olanlar; gerçekleri yazdığına inandığınız gazetelerden sayıca fazla alın üçer beşer demeyin;toplu taşım araçlarına apartmanlara dağıtın.
**Oy veren bizleriz,onlar sadece vekil-asil olan vatandaştır. Vekaletten azledersiniz olur-biter...
**Herbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının bu topraklara ve millete borcu vardır unutmayın.Bu borcu adaletten,haktan, doğrudan yana olarak ödeyeceğiz.Hırsız-arsız-despot-vandal kim olursa "Hayır !" diyeceğiz.
**Dünya üstündeki her insan Allah'ın kuludur ve inancımızı sadece Allah sorgulayabilir.Kıldığımız namaz,tuttuğumuz oruç sadece Allah ile aramızdadır.Bunları yapıyor olmak diğer insanlara bir üstünlük sağlamayacağı gibi; yapmıyor olmak da dışlanmayı gerektirmez.Zira ibadetin hesabını sadece Allaha vereceğiz, borcumuzu ona ödeyeceğiz.
**Kaldı ki;kim gerçek anlamda Allah'ın makbul kuludur,kim değildir bilemezsiniz.
**Dünya üzerinde şu an yaşayan hiçbir fani,Allah'ın temsilcisi yada sözcüsü olamaz.O nedenle bizleri Allah ile aldatmalarına izin vermemeliyiz.
**Kargaşa çıkarmaya odaklananların tuzağına düşmeyin ve en önemlisi seçimlerde herbiriniz vatana olan borcunuzu ödeyerek,OY KULLANIN...Oyunuz değerlidir...Sizi basamak olarak kullanan,duygularınızı-inançlarınızı,milli değerlerinizi kullanan ve hiçe sayanlara prim vermeyin derim.
**Seçimlerin bittiği saatte de sandık başında olun,sayımı izleyin. Bu da yasal hakkınızdır,kimse engel olamaz.Sayım bittiğinde sandık başkanları onaylı sonucu aynı yerde asmak zorundadır.Bu sonuçlardan telefonlarınızla fotoğraflar çekin ve sonrasında sonuçlar açıklandığında kontrol edin...
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun...

26 Şubat 2014 Çarşamba

ÇALIYORSA BİZDEN BİRİ ÇALIYOR HAMDOLSUN TESELLİSİ

Hergüne bir ekşın(!) ile uyanan halkım günaydın....Montajlar,şantajlar vs vs vs....Nasıl ama,her derdimiz halloldu biraz daha hareket olsun değil mi?
Montaj elbette mümkün...Ama ortada bir montaj var ise bunun bir tek gün içinde tespiti de mümkün..."Abdestimizden şüphemiz yok" diyen bir müslüman olarak,aynısı başıma gelse ve o kadar da gücüm olsa (MİT,Emniyet Müdürlüğü,İç İşleri Bakanlığı,ot,çer,çöp ne varsa sadece ve sadece şahsıma bağlı olsa)...hemen ama hemen bir örneğini kendi ülkemde bir örneğini de yurt dışında herkesin itibar edeceği bir yerde inceletirim.Bildiğim kadarı ile en mükemmel montaj bile en babasından 1 saattte tespit edilebiliyor.Eeee o zaman neden sadece laf salatası ve ağlanma,anneye-öğretmene "yaaa bana vuruyor,bana iftira atıyor " diye sızlanma....Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve 1990 yılından buyana vergi mükellefi bir vatandaş olarak şöyle düşünüyorum:1-Bu montaj ise,bunu hangi amaçla olursa olsun yapan ve zaten hertürlü özgürlüğü ve yaşam şekilleriyle ezilen vatandaşa;hangi amaçla olursa olsun bir de bunun psikolojisini yükleyenleri Allah kahretsin...2-Montaj değilse ve gerçekse de ; verdiğim her kuruş haram zehir zıkkım olsun...3-Ya da sırf oy kaybını telafi etmek ve mağdur edebiyatını doğrulamak kuvvetlendirmek ve kaybedilen oyları toplamak için;kasıtlı olarak yapılıp ortaya atılmış ve 3 gün sonra nasılsa ispatlarız diye yapılmışsa da haram zehir zıkkım olsun...Hırsızın-yalanın sağı solu,A partisi B partisi olmaz olamaz.Yalan yalandır,düzen düzendir,hırsızlık hırsızlıktır diyenlerdenim.Çalan nasılsa bizden diyecek kadar beyinsiz değilim hamdolsun.Veeee sorularım var: Ses ve görüntü kaydı olmamasına rağmen :*Camide içki içip sex alemi yapıldığına,*Kabataşta yarı çıplak 10-15 erkeğin çocuklu bir kadına saldırdığına,*Başını açmaya çalıştığına,*Üzerine işediğine,*Cinsel organını başına sürtmeye başladığına *O sex dolu ambiansın içinde bir başka kadının da gelerek bu eylemlere maruz kalan bacımızın yanındaki çocuğa cebinden çıkardığı(!!!) dondurmayı ikram ettiğine,*Üstüne işenip başına da penis sürtülen bir kadının o durumdayken bile bu ikramı reddetmeyecek kadar kibar olduğuna *Fakat cepten çıkartılıp verilen (!!!) dondurmayı kontrol edeyim dediğinde dondurmanın içinin cam kırıklarıyla dolu olduğunu görmesine *Hangi ruh hali ve düşünce tarzıyla inanıldı?*Görüntüler aylar sonra yayınlanıp da anlatılanlardan emare olmadığı görüldüğünde ne düşünüldü ve inanılmaya devam edildi?*Daha 15 yaşında olan Berkin ELVAN'ın ekmek almaya giderken,çatışmanın ortasında kalıp başına fişek yiyerek aylardır hastanede yaşam mücadelesi verdiğine ve sadece masum bir çocuk olduğuna neden inanılmadı?*ALi İsmail KORKMAZ'ın yandaş ve devlet memuru birlikteliği ile döve döve öldürüldüğüne ve onun da sadece geleceğimizin teminatı bir genç olduğuna neden inanılmadı?*******Bu sorularıma verilecek mantıklı yanıtlar ,belki benim gibi düşünemeyenleri(!!!) aydınlatır....  / Canan AKTAŞ

17 Şubat 2014 Pazartesi

KOCAN DEĞİL Mİ;EŞŞEK GİBİ BAKACAK KANDIRMACASI

Allahım Allahım...bir boşanma davasının cevaba cevabı ve dahi karşı davaya cevabı insanı bu kadar mı yorar? Değerli hemcinslerim bana kızmasınlar ,ama bazılarınız fena halde beleş yaşamaya alışmışsınız.Kendiniz de çalışıyor olmanıza rağmen,paranızı nereye harcadığınız belli değil-eve 5 kuruş katkınız yok. Dayamışsınız sırtınızı elin oğluna...Sonra da işler sarpa sarıp boşanmak sözkonusu olduğunda; vay efendim nasıl geçinecekmiş? Kuzum sen de çalışıyorsun ve iyi de bir gelirin var.Problem kendi paranı ortak hayatın dışında tutmaya alışmanda olmasın sakın :)Ya da epeyce ileri yaştaki ebeveynlerinizin "kocan değil mi,eşşek gibi bakacak" mantığı çok hoşunuza gittiğinden olmasın...Aklımızda olması gereken şey,kimse kimseye eşşek gibi bakmak zorunda değil....Müşterek hayat diyoruz adı üstünde;karı-koca gelirlerini ailenin ortak havuzuna atacaklar.Normali bu ...Yoksa er-geç maymun gözünü açar ve sudan çıkmış balığa dönersiniz

14 Ocak 2014 Salı

ÇOCUK GELİN YOKTUR,PEDOFİLİ=SÜBYANCILIK VARDIR !!!

Medyada sözüm ona yüreği çocuk sevgisiyle dolmuş taşmış haberciler-ünlüler çocuk gelinlere karşı olduklarını söylüyorlar.
Kardeşim ,sizin çocuk gelin dediğinize bütün dünya PEDOFİLİ diyor.Çocuk gelin yoktur pedofiliklere kurban edilmiş çocuklar vardır.
Nedir pedofili? 
Pedofili ya da sübyancılıkyetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel rahatsızlıktır.
Siz sübyancıları daha hoş ve sevimli göstermek için mi,tacize-tecavüze uğrayan çocukları koruyormuş gibi yaparak " çocuk gelin " diyorsunuz?
Sözüm ona çocuklarını çok seven anne-babalar ,güya onları dünyanın çirkinliklerinden korumak amaçlı ,erken yaşta yurdunu yuvasını bulsun diye,bu pis- bıyıklı-ter kokan buruşuk beyinli amcaların koynuna atıveriyor.Bu ebeveynler tam olarak " kızlı-erkekli " deyiminin dünyamıza girmesine sebebiyet veren zihinler.Bu ebeveynler (!) " örtüsüz kadın,perdesiz eve benzer.Ya kiralıktır-ya satılık " zihniyetliler.
Sanmayın ki bu dert,sadece doğuda yaşanıyor.Malum zihniyetliler sadece doğuda yaşamıyor.Heryerde yanıbaşımızdalar.Hani şu "kızlı-erkekli " oturuyorlar diye polise gammazlayan ,her durumdan kendine vazife çıkaran tipler.
Yasalarda 18 yaşın altındakiler " çocuk " olarak nitelendiriliyor.Siz kızlı-erkekli eğitime bile karşıyken,çocuğunuzu pis bi herifin altına veriyorsunuz.Dini nikah vs vs hikaye.İmam onay verdi diye,kızınızın bi herifle çocuk yaşta sex yapması kulağa hoş gelmiyor.Bebeklerle oynayacak yaştaki o sübyanlara,bebek doğurtup ruhunu yaşlandırıyorsunuz.Çocuklar sadece dünyaya gelmesine vesile olan kadın ve erkeğin değildir,gelecektir,toplumun çocuklarıdır.
                  Çekin kirli ellerinizi çocuklarımızın üstünden

13 Ocak 2014 Pazartesi

İNSAN OLABİLMEK

İnsanı sadece Allah'ın yarattığı ve sadece Allah'a kul olarak algılasak...Dinine,mezhebine , etnik kökenine bakmadan , ayrıştırıp-bölmeden sevsek-kucaklasak....Acaba bu kadar yavşak-beceriksiz -tacir politikacıya gerek kalır mıydı? 
Birileri Atatürk'ün arkasına , diğerleri kuranin ve inançlarımızın arkaSına yine saklanabilir miydi?
Kaldı ki;bana göre Allah-kuran deyip müslümanlığı yeşil dolarla tartılabilenle,Atatürk deyip de ilkelerinin gerçek anlamından bihaber olanın da farkı yok...
Müslümanım ama cihad saçmalığına inanmıyorum. Atatürkçüyüm ama dinsiz-inançsız değilim.Yada başını örten müslümandır,kıçını açan imansız diye önyargılarım yok... Beş genç katledilince "farzedin kazada öldüler" diyecek kadar şerefsiz olmadığım gibi... "müslüman kardeş" yaftasıyla inancı sömürülüp de bu nedenle katledilenlere de yanarım.Hem müslüman hem kardeş diyeceksin,hem çocukların kafasını kesip-ölülere de işkence edeceksin.
Velhasılı İNSAN olamayanların adaleti de,müslümanlığı da, kardeşliği de,Atatürkçülüğü de,milliyetçiliği de bana göre boş...

İLAHİ ADALETTE ZAMANAŞIMI YOKTUR

An itibarı ile durum şudur ki;dünya yansa umurumun ucunda değil...
Ülke batıyormuş , satılmış... Beter olsun diycem nerdeyse...Yaz başından itibaren haftalarca yazdık,anlattık,izah ettik, belgeleri yayınladık,daha kötü olacak dedik.Sonra baktım ki halinden memnun köleler,gaflet ve dalalet içindeler hala..Hatta hıyanete vardırdılar.Bu ülkede çocuklar öldürülüp,kör-topal bırakılırken,ölüm uykusuna mahkum edilirken...rabiacı oldular,ona ağladılar. 
O dönem dayanamadım ve halinden memnun köleye ne denir ki dedim ve siyasi içerikli fikirlerimi yazmayı durdurdum ve paylaşımlarıma da ara verdim.
Devamında utanmasalar mesih ilan edecekleri kişinin tayfasının ilan kasaları,kutuları,altınları, yalan-dolanları, hırsızlıkları çıktı ayan beyan...
Üstelik hafız kutuların bağış olduğundan bahisle masum olduğunu pöykürdü.
Yetmedi sen misin müritlerimin kıçındaki açığa ruhundaki pisliğe ayna tutan diyerek ;300-400 polisin görev yeri değiştirildi,savcılar vs havada uçuştu...o aşamada bakanları halen görevdeydi üstelik...
Orta zekadaki bir kişinin bile sebebini algılayabileceği bu gelişmeler de açmadı gözünü 4 parmakların...
Hem dürüstlükten dem vur,hem oğlunu ifadeye gönderme . Almaya gelen polislere korumalar silah çeksin...(bu vakıa sosyal medyadan alıntıdır) vay babam vay...ne ala memleket...
Bizim yavrularımız sopalarla joplarla dövülsün,sövülsün, taciz edilsin,öldürülsün...devlet-i alinin bekası için şehzadeye torpil...Oysa osmanlı döneminde bile kadı sözkonusu olduğunda,şehzade kayırılmazdı...
Terbiyesizlik desen 4 parmaklarda diz boyu:ananı da al git diyen hafızın meclis başkan vekili gazeteciye "senin ebeni öperdin "diyebiliyor... Ombudsman ve bir yandaş yüksek yargı üyesi,sabcıyı tehdit edebiliyor.Eeee Kasımpaşalıyım eli maşalıyım...
Son nokta yargı...Üstelik neşter vurma falan değil,küllen anasını belleme...Analara bacılara olan hassasiyetleri ortada malumunuz ( örtüsüz kadın, perdesiz eve benzer...ya kiralıktır ya satılık demediler mi)
Abicim uğraşmayın öyle müdür,savcı,HSYK ...ıdı vıdı..Kapatın ülkeyi komple verin BOPa gitsin.Tevratta İsrailoğullarına vaadedilmiş topraklar var değil mi?Kullanmayın artık Türkü kürdü... Kurulsun büyük İsrail de piyonluğunuz bitsin,bi gidin artık...Giderken de bizahmet tüm kanınızı taşıyanlarla birlikte rabiacılarınızı da alın gidin!!!
O zamana kadar dünya yansa umrumda değil...çünkü sizi de ,körü körüne şakşaklıyan yandaşlarınızı da ve halinden memnun kölelerinizi de sevmiyorum .Sayenizde adliyelerde adalet kalmadı belki,ama sevinmeyin .İLAHİ ADALETTE ZAMANAŞIMI YOKTUR!!!

İSTANBULDA MARJİNAL YAŞAM



Bir de İstanbulda yaşayanları marjinal bulursunuz.
An itibarı ile Müge Anlı: kadının kocası vurulmuş.sonrasındaki beyanlar:
1- Ölen adamın, amcasının gelini ile ilişkisi varmış,
2-Amcanın gelininin zaten birkaç kişiyle ilişkisi varmış,
3-Kocası ölen kadının da daha önce başkasıyla ilişkisi olmuş
4-O ara birkaç ay anasının evine gitmiş,sonra kocası gelip almış...
Hay maaşallah...kimin eli kimin cebinde belli değil....Demekki neymiş? İstanbul' da yaşamayla,gezip tozmayla, boşanmış ve yalnız yaşayan olmayla,mini giymeyle orospu olunmuyormuş...Orospuluk bir ruh haliymiş ve kadını- erkeği,şehirlisi- köylüsü olmazmış...

GECİKEN YENİ YIL PAYLAŞIMIM


Sevgili arkadaşlarım ve değerli dostlarım...
Yarın gece 00:00 sonrasında yeni bir yıla gireceğiz .Yeni yıl tıpkı aileye yeni bir bebek katılması,yeni bir işe girmek, yeni bir ev almak ...vs vs yani yeni olan herşeyin verdiği bir heyecan ve en önemlisi umutlanmaktır.
Kendi adıma evet,bu yeni başlangıç için mutlu ve umutluyum;elbette olumlu ve mutlu karşılayıp bolca gülmek istiyorum -kutlamak istiyorum.
Lütfen bu başlangıç ve yeni umutları karşılayıp kutlamayı, dini vs eleştirilerle germeyin. Zira bizim kutlamamızın dini bir anlam ve önemi yok.Olanlara da saygı duyarım,hepsi bu...
Eveeeet şu an yeni yılı karşılamak üzere dostlarımla geldiğim Selanik'te,odamda uzanmış 2013 ü değerlendiriyorum.
1-BİREYSEL OLARAK;çok incindiğim ve hayal kırıklığı yaşadığım bir yıl oldu. Yıprandım,ama anka kuşu gibi küllerimden doğup yine hayata kanat çıptım.Sonuç,ben Canan'ım...Ben herkesi sevmem,herkesi seven de beni sevmesin :)) Ben sadece güvenimi kaybettim,onurunu ve kişiliğini kaybedenler düşünsün,dedim geçtim.
2-ANNE OLARAK;ben yavrumdan razıyım,Allah da razı olsun.2013 'te de gururlu ve mutlu bir anneydim hamdolsun.
3-İŞ HAYATI;hamdolsun mesleğimde hergün yeni bir basamak çıktım.Bu yaşıma kadar hiç kimse;yerini bana borçlusun,ben olmasam 3 ayda batarsın diyemedi-diyemez.Şahsi emeklerim, başarılarım ve alınterim 2013 te de benimleydi hamdolsun.
4-SAĞLIK;Eylül ayında bir şaşkınlık ve şik yaşadıysam da,Ekim'den itibaren aştım ve beraber yaşamayı öğrendim. Allaha şükürler olsun ,çok iyiyim.
5-SOSYAL İLİŞKİLER:Allah dostlarımı eksik etmesin.Çoğu insan onlarca arkadaş sayar, ama 2 tane bile %100 gerçeikte dost sayamaz.Ben çok ama çok şanslıyım iki elin parmaklarından daha fazla sayıda GERÇEK DOST ve yüzlerce arkadaşım var. Zenginim,mutluyum Allah nazardan saklasın.Üstelik bu yıl da,sıfır dost kazığı 
İşte 2013 bilançosu...Şimdi sevgili 2014 hadi bakalım... Gördüğün gibi bende çıta yüksek,tamamıyla şükrederek yaşayanlardanım. En az aynı standartları bekliyorum senden.Kollarımı-yüreğimi sevgiyle açtım,buyur gel-seni de dolu dolu yaşamaya hazırım 2014...Ama bu kez gelirken son 11 yıldır bilançoya bile değer bulmadan katlayıp kaldırdığım ülkem için;güzel şeyler getir artık da yıl sonunda vatandaş olarak da şükredebileyim...