13 Mayıs 2013 Pazartesi

Melisim


Melisim,hayatağacım...Üniversiteyi bitirmiş,gencecik bir avukattım.Henüz yeni evliydim ve 26 yaşıma girmeme 5 gün vardı...Hayatın anlamını çözdüm sanıyordum. Sevmeyi,öfkeyi,bağışlamayı,özveriyi,hayatı...hepsini sular seller gibi öğrenmiştim, çözmüştüm...Sonra tarih değişti,ben değiştim...Yıl 1992, 13 Mayıs,saat 16:02 .... Kucağıma bi,r çift eşek gözünden ibaret mini minnacık bir bebek koydular...Gözler çakmak çakmak,sadece gözlerimin içine kocaman bir insan edasıyla bakan bir bebek.Sanki beni tanımaya çalışıyordu "Hmmm anne denecek insan sen misin,bana bakabilecek misin,beni koruyup kollayabilecek misin " der gibiydi...İlk dakikalar bu bakış ciddi boyutta korkuttu " bu bebek gibi bakmıyor,içinde başka birşey var gibi " dediğimi hatırlıyorum.
Sonra sımsıkı sarıldım -kokladım-öptüm...Gözlerinin içine bakarak " hoşgeldin bebek,ben annenim ve sen benim bebeğimsin...Nefes aldığım sürece yanındayım.Doğrunda-yanlışında hep seninleyim.Sen Allahın bana emanetisin ve ben bu emaneti herkesten kendimden bile koruyacağıma ve çok seveceğime söz veriyorum.Mutluluğun, mutluluğumdur yavrum " dedim.

İşte o andan itibaren anladım ki dünyada çözdüm sandığım hiçbirşeyi çözmemişim.Hayata seninle başlıyordum ve beraber büyüyecektik.O an yemin ettim Allahın bana emaneti olan sen,aynı zamanda en büyük hediyemdin.Seni herkesten ve herşeyden koruyacağıma, mutlu olman için herşeyi yapacağıma ve hiçbir faninin seni üzmesine izin vermemeye yemin ettim.Belki mükemmel anne olamadım,ama biliyorsun ki elimden gelen ne ise hep emrine amade oldu ve olacak.

Sen bana hep gurur kaynağı oldun.Herzaman seninle övündüm " Ben doğurdum " dedim,kendime de pay çıkarttım
 

Canım yavrum seninle hergün bir ilk yaşadım,yeni birşeyler öğrendim ve bu süreç devam ediyor.Gerçek olan birşey var ki ;senin annen olmak bana hep şeref verdi,mutluluk yaşattı.Her anne yavrusunu sever,ama senin annen olmak bambaşka.

Her an herşeye hazır olmak gerekiyor.Bir anda Himalayaların tepesinde olabilirim,bir anda Zonguldak kömür madenlerinin en derin dehlizlerinde ...İrtifa kaybının bünyeye etkisini anlatmak zaten imkansız.Ama şeref,haysiyet,terbiye,güven duygusu ve insan sevgisi yönünden hep doruklarda yaşattın beni...
Yeni yaşın sana mutluluk ve güzellikler getirsin inşallah.Rabbim yar ve yardımcın olsun.Son haftalarda gözlerinde gördüğüm pırıltıyı o kadar özlemişim ki...Dilerim bundan sonra hep böyle kalsın...

6 Nisan 2013 Cumartesi

Günaydınnnnn...Haydi açın pencerelerinizi,içeriye mis gibi bahar havası dolsun.Hatta derin bir nefes alın,ciğerleriniz şisene kadar baharı çekin göğsünüze. Kuş seslerini duymaya çalışın,koşuşturan insanlara bakın,çiçek açan ağaç dallarına ve yol kenarındaki lalere, sümbüllere, menekşelere... Bu size yaşamın "devam ediyorum" mesajıdır.Unutmayın siz durdunuz diye dünya durmaz. En ufak sorunda " ben bunları hak etmedim,neden ben " gibi aptalca ve kibirli cümleler kurmayın.Neden sen olmayasın ki,daha önce benzer problemleri yaşayan herkes kötü de,bir siz mi iyisiniz.Digerleri hak etmişti, ama siz bir meleksiniz ve hak etmediniz öyle mi :) Başınıza gelen iyi ve kötü ne varsa sahip çıkın,zira hepsini siz hazırladınız.Ama kendinizce hesapladığınız ve kimseye itiraf edemediğiniz maddi-manevi hesaplarla susarak,ama olmayacak dualara egolarınızla amin diyerek,ama yanlış tercihlerinizle...O nedenle bırakın yersiz kibiri ve sızlanmayı.Hatalarınıza ve gerçeklerinize sahip çıkıp,kapatın hesabı ödeyip çıkın içinden.Şimdi hayata tutunma zamanı,yakalayın baharı bir ağacın dalındaki çiçekten.Başınızın üstünde keder kuşlarının uçmasına engel olamayabilirsiniz,fakat asla yüreğinize yuva yapmasına izin vermeyin.Sarılın sizi sevenlere ve hayatı çok sevin,her anının kıymetini bilin.Bu güzel yeni günde,herşey çok güzel olabilir,tercih yine sizin :)

23 Mart 2013 Cumartesi

Hayat kadınları ile bir problemim yok fakat çocuklarının canı cehenneme... Herif oturduğu yerden demeç veriyor " silahlı unsurlarımız sınır dışına çekilsin " diyor ve diğer şakşakçı hayatkadını çocukları da barış geliyor diye alkış tutuyor.Allahın belaları,sınır dışına çekilen sınır içine gelemez mi?Hükümetin başı da nevruz kutlaması yapılan alanda olanları olumlu karşılamış,ancak uygulamada bu alanda Türk bayrağı bulunmamasını kınamış.Sen "Türk" kelimesinden bu kadar alerjenik oldukça," milliyetçiliği ayaklar altına aldık" dedikçe herşey normaldir.Milliyeti olmayanın bayrağı mı olur efendi ??? Bu ne saçmalıktır,bayrak umurundaymış gibi bir de konuşuyorsun...Yazıklar olsun size oy veren ve bizlere bunları yaşatıp,mezardaki şehitlerin kemiklerini sızlatanlara
Değerli arkadaşım Esin...Sana ne desem bilmiyorum ki...Sen bir gününü bana ayır ve bu blog için emek harca hazırla.Ehh ben nasıl kaygısız kalabilirim ki,elbette emeğe saygı çerçevesinde yazılarımı buraya aktaracağım.Birgün bu blog biryerlere gelirse,önsöz -son söz heryerinde sebebim Esin Kava ÖZKOÇ'tur yazacak.Seni seviyorum
Affetmek mi yok saymak mı adı her ne ise....olumsuz düşünce ve kişilerin,yaşanmışlıkların geleceğimi de yok etmesine izin vermemek adına...onlara kırılmış ama geçmişte çok bedel ödeyerek edindiğım pahalı bir sandalye muamelesi yapıyorum.ilk başta "tüh çok da ödemiştim" deyip,biraz üzülup hatta atmaya kiyamayip bir köşeye koyuyorum.ama gün icinde bir sandalyeyi dusunup onun icin uzulecek kadar bos vaktim ve luxüm yok.devaminda da ya bu boşuna yer kaplıyor deyip,atıyorum.hepsi bu...geçmis tozdur,üfleyin gitsin...püffffff