5 Nisan 2015 Pazar

AVUKATLAR GÜNÜ



Bu özel günde son haftada yaşadığımız olayların da 

etkisiyle; mesleğe başladığım Eskişehir adliyesi hatıralarım 

depreşti.Eskişehir Adliyesinin eski binasında,hiçbir hakim ve 

savcının kapısı avukata kapalı olmazdı.Vatandaş da aynı 

rahatlıkla hakim ve savcıların odasına girerdi.

Eskişehir adliyesinin kapısında xray,çipli kart, ıdı vıdı 

yoktu,adliyede görevli polis memurları sağlardı güvenliği...Üstelik 

güvenlik nedeniyle Eskişehir Adliyesi'ne gönderilen koca koca 

dosyalar davalar olurdu.

İki insan iz bırakmıştır kalbimde...
Birisi Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Arif Hikmet KORKMAZ...Hiç unutmam ...Yıl 1996 daha 6 yıllık avukatım.Bucak& Söylemez davasında 36 yıllık mahkumiyetler verilmiş ve adliye yoğun güvenlik altında.Duruşmadan çıktım adliye önünde arkadaşımı bekliyorum.Bir baktım ARif baba adliyenin kapısının önünde tek başına duruyor."Babacım içeri girseniz,Allah korusun" dedim,ama o bana "Kızım sen daha çok gençsin,bu davanın avukatıydın.Hadi bürona git.Bize birşey olmaz,Allah koruru" demişti,gözümde devleşmişti.Seneler sonra kaybettik,nurlarda yatsın.Ondan kalan hatıram ise : ana sınıfında ront görevi alacak kızıma hediye ettiği cübbesidir ve halen saklarız.
Diğeri de Savcı Suleyman Karaca ..Odasının kapısını hiç ama hiç kapalı görmedim. Vatandaş da,avukat da odasına rahatlıkla girerdi.Nöbetçi olsun olmasın, "C.Savcısı imzası" gereken ,hiçbir evrakı geri çevirmez,banane demezdi.Sonrasında tayinle gitti Eskişehir'den ve bir süre sonra aynı isimde bir başka savcı göreve başlamış.Ama bizler Süleyman KARACA ismini görünce dalıyoruz odaya " Özür dileriz sayın savcım,biz Süleyman abimiz döndü sandık " deyip geri çıkıyoruz.Zavallı isim kurbanı savcımız da,bunalımlarda ...
Haaa bir de Süleyman abimin odasına giren hiç kimse vatandaş da dahil,meşhur çikolatalardan yemeden çıkamazdı .Hele benim kızım Melis,adliyeye gelir,direk Süleyman amca diye odasına dalardı.Süleyman abim emekli ve Bursa'da .Rabbim sağlık sıhhat versin O'na.
Şimdi mi? Herkes gölgesinden korkuyor.Kapısını kilitleyip oturan ve avukatları dahi "kalemle muhatap olun " şekline sokmaya çalışanlar....Avukatla bir arada kahve içmeye tedirginler.Nerde kaldı,oturup sohbet edecek.Birkaç tane koca yürek var,kendinden ve işinden emin.Bunlardan bir kısmı bizim devremiz.Çağlayan ve Bakırköy adliyelerine her gidişimizde kahvelerini içtik,yemeklerini yedik.Sevgili Ömer Güngörve sevgili Turgay Özcantertiplerim...Allah onlara da selamet versin.
Beyler,bayanlar...Hukukçuysanız bunun avukatı-hakimi-savcısı yok.Biz biriz bütünüz.Siz bize,biz size omuz vereceğiz.Toplumdaki ve adliyelerdeki avukat -hukukçu zulmune beraber DUR diyeceğiz.Biz hukukçuyuz,hiçbirimiz güvenlik muafiyeti istemiyoruz.Avukat-hakim savcı bize tahsis edilmiş tek kapı istiyoruz.Oradan herbirimiz çipli kartımızı okutup,Xraydan geçeceğiz.Güvenlik hepimizin derdi.Ama adliyenin güvenliğini,avukatlara zulmederek çözemezler.AVM yerine adliye yapsınlar.Zira adliyede dava dosyalarından başka; bankalar,temizlik personeli,kitapçılar,cafeler vs vs bir dünya işletme ve bir o kadar çalışanı var.Güvenliği biz sağlamayacağız.Bizim ve vatandaşın güvenliğini sağlaması gerekenler,kenarda duramasın.Herkes işini yapsın.Ağam-paşam la içeri girenler belli olsun.Lütfen tutuşun elele yeniden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder