23 Şubat 2015 Pazartesi

VEKİL...

AK Parti Milletvekili Tülay Babuşçu:
"Osmanlı'nın 90 yıllık reklam arası bitti "
"Arkadaşlar reklam arası bitti, film başladı ve 2023'te isteseniz de istemeseniz de vizyona girecek"
Bu cümleleri sosyal medya üzerinden paylaşan bir milletvekili var,eyy milletim. Buyrun bu da milletvekili yemini metni:
'Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim'
"Hedef 2023 " lafı ilk ortaya atıldığında yazdım,çizdim,anlattım.Maalesef ki,bazıları fantastik buldu söylemlerimi.Buyrun,afiyet olsun diyorum.Reklam arası olarak gördüğü bir şeye bağlı kalacağına,NAMUS ve ŞEREF üzerine yemin mi edilmiş,ben mi kelimeleri yanlış yorumluyorum.
Takdir milletindir.Allah hepimize akıl fikir vermiş,düşünme yetisi vermiş.Kendiniz yorumlayın,ben sadece tv lerde,gazetelerde, haberlerde duyduklarımın okuduklarımın yalancısıyım (!) / 19.01.2015

CAN ARKADAŞLARIM

Can arkadaşlarım ve dostlarım...
Birçoğunuz benim dünyaya bakışımı,inançlarımı,hayatı ve insanları nasıl değerlendirdiğimi,penceremden gördüğüm manzarayı biliyorsunuz.Üstelik bir kısmınızla taban tabana zıt görüşlerdeyiz,ama bu arkadaşlığımızı etkilemez.
Fikirler özgür olmalı ve bir diğerinin alanına tecavüz edilmediği sürece de beni rahatsız etmez,en fazla üzer,anlamakta güçlük çekerim.
Hayata kuş bakışı bakarım,ama kuş beyinli değilim.Olayları ve insanları değerlendirirken,duvardaki "örümcek " moduna girer,duygulardan ve bir saat öncesinden arınarak bakmaya çalışırım.
Lakin keşkelerim yoktur.Sonu olumsuz da bitse,hiçbir yaşadığımda " keşke " demeyi sevmem,benim hatalarımdır der geçerim ve hatalarımı da severim.
Zira bazı hatalarım harikadır,bazı harikalarım da hatadır.
Son bir yıldır,uzun süredir hayatımda olmayan ,ancak hayatımın bir dönemini komple kaplayan "en güzel dönemlerim " diyebileceğim okul yıllarımdaki arkadaşlarım da tekrar hayatıma dahil oldu.İyi ki varlar,iyi ki hayatımdalar...Ancak aradan geçen uzun yıllar içinde,maalesef ki birbirimizi tam olarak tanıma ya da değişimleri gözlemleme şansımız olmadı.
Kalan ömrümde de keşke dememek için,ufak bir ilanatım var:
Hayatımda dokunulmazlarım ,olmazsa olmazlarım vardır.Bunlar değişmez,değiştirilemez,değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
1-Tek bir zaafım vardır,çocuklar-çocuklarımız.İlk dokunulmazım çocuğumdur.Hayat ağacım Melis Aydoğan... Abartılı gelebilir size, ama kızımın gözüne düşecek bir damla yaşa kasıtla sebep olanla ilgili gerçek anlamda hiçbir sınırım yoktur ve her yol mübahtır.Karşılığında,hiçkimsenin çocuğuna hiçbir sebeple nokta kadar üzüntü vermem.Başkasının çocuğuyla ilgili anlık kötü düşünenle de işim olmaz,sohbetim kalmaz.
2-İkincisi ekmek teknemdir.Hiçkimsenin ekmeğime yönelik kasıtlı eylemini affetmedim,etmem.Kimsenin ekmeğine de,bana ne yapmış olursa olsun göz dikmem,dokunmam,anlık bile olsa aklımdan geçirmem.Bir başkasının ekmeğine göz dikenle de asla işim olmaz,sohbetim kalmaz.
3-Üçüncüsü de Mustafa Kemal Atatürk ve Laik Türkiye Cumhuriyetidir. Bu da değişmez,değiştirilemez,değiştirilmesi teklif dahi edilemez.Kişileri ve yaptıklarını,yaşanan andaki durumlara,imkanlara ve genel ortama bakarak değerlendiririm.Bu uğurda istikbalini,hayatını,sevdiceklerini feda edip;bize bu cumhuriyeti armağan eden herbir nefere ve Mustafa Kemal Atatürk'e saygısızlık edip,cumhuriyete alerjisi olanları sevmem.Onlarla işim olmaz,sohbetim kalmaz.Ne kaybedeceğim de umurumda olmaz.Bana faşist diyen kendini kandırır ki bunda da özgürdür,kendi tercihidir.
İstediğiniz partiye oy verebilirsiniz,inançlarınız değerleriniz ,dininiz,ırkınız farklı olabilir;kabulümdür.Ancak bu üç tane olmazsa olmazım herşeyden değerlidir.O nedenle bu üç maddeyle ilgili sorununuz varsa,sorun sizindir.Benimle ilgili yapacağınız tek bir şey var,ufacık bir " TIK " silin geçin,ben sizi silmeden.
Canan AKTAŞ

17 Şubat 2015 Salı

İDAM CEZASI GERİ GELSİN DİYENLER

Yargılamaların nasıl olduğunu en iyi biz hukukçular biliyoruz.Sade vatandaş en fazla "Böyle adalet mi olr ? " der,ya da arkasından ağıt yakar.Yıllar sonra kahraman ilan eder.Bu ülkede idamın olduğu dönemi hatırlayın yeter...
Birçok kez hukuksuz,ya da yasaya aykırı cezalar verildiğine şahit olmuşuzdur.En büyük risklerden birisi bu.Diğeri de siyasi iktidarı elinde bulunduran her kim olursa olsun,bunu kendi yararına kullanarak muhalifleri susturabilir.
Ülkemizde yargının bağımsız olduğunu iddia edenler....
Dün akşam haberlerde duyduk: " Davanın takipçisi olacağıM" diyeni de gördük,
"Canavarca hisle öldürmüştür. Cezası ağırlaştırılmış müebbettir " diye daha iddianamesi olmayan dava sonucu konusunda heyete ayar vereni de.Ki bu iki şahıstan birisi Sayın Cumhurbaşkanı, diğeri de Sayın Başbakan...
Acımız büyük diye,bu ayrıntıyı atlamayın.Olay bazında duygusal davranmayın...
ÖZGECAN olayındaki sanığın başına gelecekler hepimizce malum.Peki bu diğerlerini durduracak mı sandınız?
Kaldı ki olaya hukuk olarak bakın: Bir ülkedeki en yetkili iki makam,daha iddianame ortada yokken; cezasını kesti bile.İnsan düşünmeden edemiyor : " Başka hangi yargılamalara-soruşturmalara ayar verildi ki acaba ?"
Avukat yanımla baktığımda,bu olayda şu ana kadar duyduklarımıza bakarak : "canavarca hisle ve eziyetle adam öldürme " yoktur.Canavarca hisle öldüren katil, sırf acı çektirerek öldürme eyleminden haz aldığı için cinayet işlemektedir.Eziyet, mağdur üzerinde zamana yayılan hareketler olduğuna göre eylemin, mağduru tarafından bu zaman aralığında hissedilmesi gerekir. Bu açıdan mağdurun, eziyet süresince sağ ve bilincinin açık olması gerekmektedir.
Bu nitelikli halin uygulanması için failin eziyet oluşturan hareketleri, maktulün ölümünden önce gerçekleştirmesi gerekir. Aksi takdirde bu nitelikli hal uygulanmaz, adam öldürme ve ölünün hatırasına hakaret (YTCK 130) suçları gündeme gelir.
Burada öldürme fiili bıçakla ve son hamle de demir çubukla gerçekleşmiştir.Ellerin kesilmesi ve yakılma öldürme fiilinden sonra gerçekleşmiştir.
Yani bana göre ortada canavarca hisle ya da eziyetle işlenen bir öldürme fiili yok.
Eeee bu durumda, nasıl ağırlaştırılmış müebbet öngördünüz sayın büyüğüm ? Amaç sadece ve sadece toplumda kabaran ve sosyal medyada ifade bulan; iktidarınız döneminde kadınlara bakış açısı, partililerinizin kadınlar hakkında söylemleri vs sebebiyle bu suçların arttığı iddiasından ve oy kaybından kurtulmak mı acaba diye düşünmeden edemedim.
O nedenle lütfen duygusal bakarak İDAM gelsin vs söylemlerini çoğaltmayın.Bu ülkede kanunlarımızın uygulanmasında " Kadın kendisine iftira atmaz " mantığı var.Yarın biri çıkar,bir yakınınızla alakalı "bana tecavüz etti " der, apışır kalırsınız.
Kaldı ki hakimlerin bir çoğunun yeterliliği tartışılır durumda iken,nasıl olacak bu idamlar?
Zannımca olması gereken "çocuklara ve kadınlara karşı işlenen suçlar" ile ilgili maddeler üzerinde düzenleme yapılması daha uygun olacaktır./Canan AKTAŞ

16 Şubat 2015 Pazartesi

ÖNCE ERKEK NAMUSLU OLACAK !

Çalışamıyorum...Üzgünüm,öfkeliyim...Öfkeden akan gözyaşlarıma engel olamıyorum...Ağız dolusu küfretmek,sokaklara çıkıp deliler gibi bağırmak istiyorum.
Nasıl bir ülkede nefes almaya çalışıyoruz? Nasıl anneyiz,nasıl babayız?
İnsan mıyız?
Yavrucak gözümün önünden gitmiyor? Katleden şerefsizin yüzü,yüzündeki yavrucağa ait tırnak izleri... Ne kadar korkmuş,ne kadar mücadele etmiş yavrum...
Şu yaşıma kadar gördüğüm-tanıdığım bütün anne-babalar gözümün önünden geçiyor,elimde olmadan...Çocukları ile ilgili en ufak bir eleştiriyi kabul etmeyen, "O öyle görünüyor ,ama aslında ben biliyorum o yapmaz öyle şey-bir defa belki yapmıştır,ama arkadaşı kandırmıştır " ...bir sürü züğürt tesellisi.Onların çocuğu nur nimet,ama geri zekalı olduğundan, kötü davranışları arkadaşının zoruyla yapar hep.Eleştiri kabul etmiyorlar,çocuklarına değer verdikleri için değil; kendi ana-babalıklarındaki eksikler yanlışlar ortaya çıkacak diye savunma mekanizması hareketleniyor .
Sonra da böyle bir olay olduğunda,katile yardım eden babaya sövüp saymalar.Bu anne- babaların çocuğu aynı suçu işlese,onlar ne yapacaktı? Kemikleri kırılana kadar dövüp sürükleyerek polise götürecek miydi, yürekleri o kadar büyük müydü ?Yoksa " Ben polise teslim ederdim" diye mi kandırıyorlar kendilerini acaba?
"Bizim oğlanın kız arkadaşı gelecek " diye karı-koca dışarı çıkıp-evi boşaltan pezevenk ruhlu ana-babalar.
"Bizim oğlan,evlenince değişti.Karısının sözünden çıkmıyor,beni korumak için karısına bir tek laf söylemiyor,bir fiske vurmuyor.Oğlum akşama kadar eşek gibi çalışıyor,gelin desen çok müsrif.Oğluma acımıyor " diye hayıflanan,koca götlü oğlan anaları. Kendi geldikleri yeri unutan,kocasının soyadı ve parasıyla sınıf atladığını zanneden sonradan görme kokoşlar; masum kız çoçuklarına " oğlumun parası için yanaşıyor,alır mıyım ben hiç onu-şimdilik hevesini alsın oğlum " diyen bataklı damın kızı aysel ruhlular....
Ya da "Oğlum delikanlı adamsın,al şu parayı kız arkadaşını al gez eğlen. Aman ha kaptırmayasın kendini,daha evlenmek yok sadece eğlenmene bak.Evlenilecek kız var-eğlenilecek kız var " diyen, gönül kerhanesinin has pezevengi babalar. Evlenilecek kız diye gördüğü ile evlenip; onu evde çocuklarının başına bekçi yapan,maddi ihtiyaçları karşılamakla kocalık yaptığını zanneden,sonra da salyaları akarak bara-caza yalnız gidip ava çıkan kart horozlar...
Metrobüste,sokakta daha memeleri büyümeye yeni başlayan kız çocuklarını, gözleriyle soyup okşayan "çıtır bu yeni nesil ..vay orospu mini etek giymiş, bacakları da amma güzel " iç sesiyle bakan ve bir şekilde sürtünmeye çalışan yavşaklar...
Dul bir kadınla aynı ortamda olduğunda ,kadının erkeksizlikten öldüğünü sanan "ulan bu şimdi sexe nasıl açtır,,karga kanat çırparken bir parça kapar mıyım acaba " fantazisine kapılan erkek doğmuşla; aynı ortamda bulunulduğunda kocası ile o bekar kadını yalnız bırakmamak için tuvalete bile gitmeyen ruh hastası kadın doğmuş zatlar ikiniz de aynı boksunuz.
Erkek çocuklarınıza düğün dernekle "çük kesme" töreni yapıyorsunuz ya,kız çocuğunuz ilk "regl " dönemini yaşarken,bunu babadan-abiden uzak kapalı kapılar arkasında "ped-bez" vererek geçiştirdiniz mi,yoksa kutlama yaptınız mı?
Ben yaptım,bir pasta aldım ve mumla süsleyip "aramıza hoşgeldin Melis Aydoğan, doğanın en büyük mucizesi doğurma yeteneğidir ve sen de artık bu yeteneği kazanmak üzere ilk adımı attın " diyerek,bunun utanılacak birşey olmadığını,kadın olmaktan gurur duyması gerektiğini öğretmeye çalıştım.
Hepiniz,hepimiz suçluyuz toplumdaki bu çöküntüden...
Analar-babalar doğurmakla doğurtmakla ana baba olunmuyor.Hele de maddi ihtiyaçları karşılayıp,evlatlarıyla sohbet edemeyenler siz bir kademe daha suçlusunuz.
Ülkede kadınlara bu kadar zulüm ve kötü davranış varken,bu hal ve hareketleri eleştirmeyip-tam tersine neredeyse destekleyen söylemlere sahip iktidarlara oy verenler; sizin yatacak yeriniz yok.Sırf seçim zamanı dağıtılan küçük altına,kömüre, eşyaya, ya da bir yakınıza iş bulunmasına,bir ihaleyi kapmanıza...vs vs binlerce örnek sayabilirim bunlara kendini ve o çok kıymetli bir oyunu satanlar suçlusunuz. Sakın bana sen avukatsın,tuzun kuru demeyin.Tuzun nemden tuzluktan akmadığı bir evde büyüdüm ilkokul çağıma gelene kadar.Ama ne anam oyunu sattı,ne de ben.
Hazır verilene tamah etmedik,çalıştık çırpındık ve başardık.Siz de çalışın,hazıra tamah etmeyin.
Lütfen,her neye inanıyorsanız onun aşkına,erkek çocuklarınıza "Önce erkek namuslu olacak,bana veya kızkardeşine yapılmasını istemediğin hiçbirşeyi hiçbir kadına yapma" deyin ve beynine kazıyın.
Zira sonradan ameliyatla da olsa KADIN olanı gördüm,ama sonradan ADAM olabilen hiçkimseyi tanımadım. /Canan AKTAŞ

Kadınlar çiçektir deyip,sulamaya heveslenmeyin

Bırakın bu "kadınlar çiçektir,böcektir " laflarını... Hergün yaşanan vahşetlerden sadece birisidir ÖZGECAN... Yok kadın haklarıymış,yok mor çatıymış,kadınları koruyan yasalarmış.Kendinizi kandırmayın ve bu aspirin tedavilerinden vazgeçin...
Hak verilmez ,alınır!!!
Bu vahşeti yaratan canileri kim yetiştiriyor?Kadınlar...
Hasta ruhlardan,sağlam ruhlar yetiştirmesini beklemek anlamsız...Kadınları korumak ne yahu,Eğitin kadınları eğitin !
Herşey kadında başlar,kadında biter.Hemcinslerimize bakın: Kan kustum kızılcık şerbeti içtim,kol kırılır yen içinde kalır,sabırla koruk üzüm olur,ahhh ahhh sabrettik ama bak kaç yıllık evliyim.
İyi yaptınız ablacığım,içimizdeki canavarları bu ruhla büyütüyorsunuz.Aradığınız ilgi ve şefkati bulamadığınız halde,saygı görmediğiniz ve saygı duymadığınız "evlilikleri" kıçınızın rahatı için, çalışıp bir lokma ekmek kazanmaya yüreğiniz yetmediği için,güya standartlarınızdn vazgeçemediğiniz için,sürdürdüğünüz sürece,erkek çocuklarınızı böyle hasta yetiştireceksiniz.Ya da 3 yaşındaki kızınıza "kızım eteğini kapat,külodunu abin görüyor" dediğiniz sürece,oğullarınız hayata hep o bacak arasındaki külodu merak ederek bakacak.
Kız çocuklarınıza " kalk kızım abine yemek ısıt " dediğiniz sürece o abi kıvamlı oğullarınız,önlerindeki 200 gram ağırlıkla ayrıcalıklı olduklarını ve tüm kadınların onlara hizmet etmek zorunda olduğunu düşünecek ve dünyayı yönetebileceklerini sanacaklar.
Bir kadın eğitilirse ve değişirse ,dünya değişir.O nedenle hala koca ararken " beni korusun,kollasın" dediğiniz sürece,öleceğiz-öldürecekler ve zulmedecekler/Canan AKTAŞ